9 Ağustos 2007 Perşembe

Riftia pachyptila

Riftia pachyptila, derin deniz diplerinde yaşayan bir solucandır ve en ilginç yanı sindirim isteminin olmayışıdır. Ayrıca çok ilginç bir beslenme şekli vardır. Riftia'nın gövde boşluğunu dolduran dokunun, aslında kükürt kristallerine yapışmış hücre içi bakteri yığınları olduğu anlaşılmıştır. Bu bakterilerle solucan arasında çok iyi bir işbirliği vardır. Solucanın solungaçları ile aldığı sıvı, kükürt ve oksijence zengindir. Bu maddeler kan yoluyla gelerek solucanın vücudundaki bakterilerin organik bileşikler yapmasını sağlar. Solucan besin olarak bu organik maddeleri kullanır. Solucanın karbondioksit, azotlu maddeler vs. gibi metabolizma artıkları da tekrar bakterilerce alınarak besine çevrilir.
James. L. Gould, Carol G. Gould, Olağandışı Yaşamlar, s.65

Evrim teorisini yalanlayan önemli delillerden biri de birlikte yaşamdır. Canlıların uzun sürelere yayılan küçük değişimler sonucunda geliştiklerini savunan evrim teorisi, birden fazla canlının bu yaşamları için elzem olan bu kadar çok ve birbirine bağımlı değişimi nasıl geçirdiklerini ve bunu birlikte ve uyum içinde kullanmayı nasıl öğrendiklerini açıklayamamaktadır.
Bu solucanın örneğinde görüldüğü gibi, normalde yaşama elverişli olmayan bir ortamda iki canlının ortak çalışması sonucunda birbirlerine yaşam imkanı sağlayabilmektedirler. Zira kükürt ve oksijence zengin su demek aslında sülfrik asit yüklü su demektir. Böyle bir su yaşam için elverişli değildir. Bu solucan kendisini sülfrik asite karşı koruyabilse dahi, ortamda beslenebileceği yiyecekleri bulamayacaktır. Yani yaşamını devam ettirmesi mümkün olamaz. Aynı şekilde bakteriler de, kükürt ve oksijenin yanı sıra farklı organik bileşikleri üretebilmek için azotlu maddelere ve karbondiokside ihtiyaç duyacaklardır. Yanı mevcut ortam onların yaşaması için de uygun değildir. Bu solucan bakterilere vucudunun içinde yaşam alanı sağlayarak aslında bir nevi iç tarım yapmaktadır veya vücudunda işçi çalıştırmaktadır. Bu sayede iki canlı birbirlerinin ihtiyacı olan besinleri birbirleri için üretirler. Veya başka bir deyişle, birinin artığı bir diğeri için besin olur.
Bu kadar hassa bir denge şüphesiz ki tesadüfler sonucu kurulamaz. Öyle ki, iki canlının da birbirlerinin artıklarından başka hiç bir besine ihtiyaçları yoktur ve birbirlerinin ihtiyaçlarını tam olarak karşılarlar. Bundan dah mucizevi olanı da bu iki canlının bu iki özelliği birleştirecek bilgi ve beceriye sahip olmalarıdır. Yani sindirim sistemi olmayan bir canlı, bu sülfrik asitli suları seçecek, bu ortamda zarar görmeyecek, söz konusu bakterileri bünyesine alacak, onları orada zarar gürmeyecekleri şekilde barındıracak ve sürekli olarak dıiarıdan kükürtlü su ile besleyecektir.
Böyle bir dengenin ancak çok üstün bir aklın eseri olarak ve birlikte yaratıldığı son derece açıktır. Bu üstün akıl, Alemlerin Rabbi olan Allah’tır.

2/117- Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir.